Wednesday 2 June 2010

Bilmediklerimiz

Beslenme
İnsan vücudu hala 10bin sene önce ile aynı. Hatta DNAsı 55bin sene öncesi ile aynı.
Mağara resimlerinde hiç şişman insan resimlerine rastlanmadı.

İlk insanlar yalnızca avlanarak ve doğadan toplayabildikleri yabani yiyeceklerle besleniyorlardı.
Vücutları doğal olarak bunları en iyi şekilde kullanacak şekilde yapılmıştı.

Ateşin bulunması insanların kaderini değiştirdi. Topladıkları gıdaları pişirerek yemeye başladılar. Bu gıdaların aynı zamanda daha uzun süre saklanabilmesine olanak sağladı. Dahası, eskiden yenemeyen pek çok yabani gıda pişirildikten sonra yenebilecek hale geliyordu. Örneğin çiğ patates hoş olmayan bir tada sahiptir. Çünkü çiğ patates insanlar için zehirlidir. Yüksek miktarda çiğ olarak tüketilirse ölümlere dahi yol açabilir.

İnsanların tat ve koku alma duyuları onları doğada kendilerine zarar verecek şeylerin yemesini engellemek için yapılmıştır. Doğada bulunan tadı ve kokusu hoş olmayan herşey genelde insan vücudu için sağlıksızdır.

Pişirme bir kimyasal reaksiyondur. Pek çok yiyecek pişirildiğinde molekül yapısı değişir. Patates pişirildiğinde kimyasal yapısı değişir. Böylelikle çiğ olarak bize hoş gelmeyen zehirli bir yiyeceği, kimyasal yapısını değiştirerek zehirsiz hale getiririz.

Aynı şekilde etlerde pişirildiğinde proteinlerin kimyasal yapısı değişir.

Beslenme sistemimizdeki bu değişmeye insan vücudunun adapte olabilmesi için pek çok nesil geçmesi gerekecektir. Oysa biz doğada az bulunan şekeri yüklü miktarlarda elde etmenin yolunu bulduk. Doğada altın değerinde olan yağları biz yüzbinlerce ton olarak üretebiliyoruz. Yağ ve şekerle çevrili bir hayatımız var ve  sudan ucuz, dahası bunlar tüketim ekonomisi yüzünden türlü biçimlerde gözümüze gözümüze sokuluyor. Biz doğuştan yağa ve şekere karşı zayıfız. Bunları tüketmek bize keyif ve mutluluk verir. (Çikolatalar, pastalar, börekler, makarnalar...)

Dahası zararlı bazı besinler, çeşitli şekillerde bizim hoşlanabileceğimiz hale getiriliyor. Örneğin brüksel lahanası acı ve buruk bir tada ve hoş olmayan bir kokuya sahiptir. Ancak, genetik olarak değiştirilerek, buruk tadı olmayan brüksel lahanası üretildi. Aynı şekilde patates normalde zehirli olabilir ama, türlü aromalarla bezenip çips halinde bize sunulabilir. Kötü kokulu yiyeceklere, esanslar eklenip kokuları değiştirilir. Kötü tadlı yiyeceklere aromalar eklenip tadları değiştirilir. Renkleri boyanarak çekici hale getirilir. Şekilleri sevimli hale getirilir.



Zayıflama Direnci
İnsan beyni bulunduğu kiloyu ezberler. Ne kadar düşük kalorili diyet yaparsanız yapın. Normal beslenme düzenine geçtiğiniz anda vücudunuz bu aldığınız kalorilerin bir kısmını yağa dönüştürüp sizi eski kilonuza döndürmeye çalışacaktır. Normal beslen me derken, aşırı bir beslenmeden bahsetmiyoruz. Bir  insan günlük ortalama 2500 Kcal enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerji iç organların çalışması, beyin, oturup kalkma gibi basit fiziksel aktivitelere kullanılan enerjidir. Diyet yaparken kalori alımınızı 2500ün altına düşürürsünüz, böylelikle gereken eksik enerji vücutta depolanmış yağdan harcanır. Şayet günde 2500 yerine 1600 kalorilik yiyecek yerseniz vücudunuzdan günde ortalama 100 gram yağ eksilecektir. Fakat ne zaman bu düzenden şaşsanız veya bırakıp 2500 kalorilik normal bir diyete dönseniz, vücudunuz kaybettiği o kiloları tekrar tamamlayacaktır. Örneğin yediğiniz yiyeceklerden günde 450kcal sadece depolamak için ayrılacaktır geri kalan 2050 normal yaşamanız için.

Bu mekanızmanın nasıl çalıştığı henüz yeni keşfedilmiştir. Beyin vücuttaki yağ oranı ile ilgili bilgiyi sürekli alır. Bu yalnızca yağ tutan hücreler tarafından üretilen leptin adlı hormon ile olur. Vücut gelen leptin miktarını sürekli göz altında tutar. Bu sinyalin seviyesini sürekli aynı tutmak için çaba harcar. Leptin hormonu seviyesi (vücuttaki yağ oranı) düştüğünde alınan enerjinin bir kısmı yağa dönüştürülerek bu seviye eski haline getirilmeye çalışılır. Vücunuzun sizin ideal kilonuzdan, sağlıklı yağ oranından veya BMInızdan haberi yoktur. O sadece işleri dengeden tutmaya çalışır. İsterseniz 200kg olun, bu 199kiloya düştüğünde vücudunuz napıp edip o eksik olan 1 kiloyu tamamlar.

Bu bir ezber mekanızmasıdır. O yüzden ne kadar çok aynı kiloda iseniz o kilo o kadar çok kazınır beyninize. Bu yüzden farzedin herşeyi deneyip napıp edip bir şekilde zayıfladınız,  o yaptığınız şeyi en az eski kilonuzu taşıdığınız süre boyunca muhafaza etmeye çalışmalısınız. Yoksa bırakır bırakmaz vücudunuz sizi eski kilonuza döndürecektir. Yani 2 senedir 90 kilo iseniz, diyet ve spor ile 70e düştüğünüzde bunu 2 sene muhafaza etmelisiniz ki, normal bir beslenme ve hayat sistemine döner dönmez hızla eski kilonuza geri dönmeyin. Ezberi bozmalısınız...

Yağ seviyesinin sürekli kontrol edilmesinin çeşitli sebepleri vardır ve bunlar insanın hayatta kalması ile yakından ilgilidir. Örneğin bilinen bir gerçek şudur ki kadınlarda yağ miktarı normalin %30una düştüğünde yumurtlama ve adet görme durur (durdurulur). Eskiyi düşünürsek ilkel çağlardaki bir kadının hamilelik sırasında yiyecek bulması zorlaşacak kadının yağ depolarından bunu harcaması gerekecektir. Şayet kadının yeterince yağ deposu yoksa, onun ve doğacak çocuğun hayatta kalmasını sağlamak için yeniden üremesi durdurulur. Aksi takdirde kadın kendini besleyemez, çocuğa da bakamaz.

Diyette kalori belirlenmesi
Şayet kalori alımınızı çok düşürürseniz vücudunuz metabolizmanızı yavaşlatarak yeni duruma adapte olmaya çalışacaktır. O yüzden kalori alımını çok düşürmek bir çözüm değildir (zoraki olarak spor yapmadıkça). Kalori alımınızı düşürünce kendinizi halsiz hissedeceksiniz. Çünkü enerjiniz kaslarınız yerine, vücudun hayati organları olan, kalp, akciğer, karaciğerin çalışmasına harcanacaktır. İyice düşürürseniz, bu organlar da artık yavaş çalışmaya başlayacaktır. Halsiz olduğunuz halde spor yapmak sizin vücudunuzdaki depolanmış yağlarınızı kullanmanızı sağlar.

Peki ne?
Bütün bunlar, bizi kilo değiştirmenin sırrının ezber bozmakta olduğunu gösteriyor. Şayet ezber mekanızması olmasa idi. Bir kaç hafta diyet ile istediğimiz kiloya geçebilirdik. Ama ezber var.

Bazı bilim adamları, leptin hormonunun zayıflama da anahtar olabileceğini düşündüler. Harici leptin vererek insanları zayıflatmayı düşündüler. Ancak bu başarılı olmadı. Çünkü insanlar beslenme ve yaşam biçimlerini aynı sürdürdüler. Daha kötüsü beyin bu verdikleri yeni leptin düzeyini ezberleyip, insanları daha fazla yiyecek tüketmeye ve daha az hareket etmeye sevketti.

Hareket Etmek
Halsiz olduğunuz halde spor yapmak, zayıflamak için tek çare. Önce kalori alımınızı biraz artırın, fazla enerji için ve bu fazla enerjiyi spor yapmakta kullanın. Spor yapmaya alıştıktan sonra, kalori alımınızı azaltın.

Vücudunuzu ketosise sokmak hızlı kilo kaybını sağlayacaktır. Ama önemli olan bu kiloda mümkün olduğunca uzun süre kalabilmek.

Spor yaparken bacak kaslarını çalıştırmak en faydalısıdır. Karın bölgesindeki yağlardan karın kaslarını çalıştırarak kurtulamazsınız. Karın bölgesindeki kaslar vücuttaki yağ oranı azaldıkça kendiliğinden gidecektir.
Bacak kasları vücuttaki en büyük gruptur. Bu yüzden en fazla enerjiyi bu kasları çalıştırarak harcayabilirsiniz. Koşmak, bisiklet sürmek diğer bütün egsersizlerden daha faydalıdır.

Çeşitli bölgelerdeki kasları çalıştırmak buradaki kasların gelişmesini ve güzel bir görünüme kavuşmasını sağlar ancak bu bölgedeki yağları yok etmez.

No comments:

Post a Comment